Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) çocukluk çağında başlayan, buna karşın özellikle çocukluk döneminde tedavi alınmamışsa belirtileri önemli oranda erişkinlikte de devam eden, akademik, sosyal ve iş yaşamını olumsuz yönde etkileyen ve kalıtsal özelliği yüksek nörogelişimsel bir bozukluktur.
Yakın zamana dek sadece çocukluk dönemine özgü bir hastalık olarak zannedilirken özellikle son yıllarda dünya genelinde yapılan araştırmalarla bu hastalığın erişkin dönemde de sürdüğü ve pek çok soruna yol açtığı ortaya konmuştur. DEHB’li bireylerde dikkatin, aktivitenin ve dürtüselliğin (sonuçlarını yeterince düşünmeden ve değerlendirmeden davranma, ani kararlar verme) düzenlenmesinde yaşanan zorluklar sonucu, yaşamın ilk yıllarından başlayan olumsuzluklar her yaş döneminde farklı yaşam sorunlarına neden olabilmektedir. DEHB tanısına sahip çocuklar okul çağlarında ders başarısızlıkları, disiplin cezası alma, okuldan atılma, sınıfta kalma gibi sorunlar yaşarken bu hastalığı erişkin dönemde süren bireylerin karşılaştığı zorluklardan bazıları şunlardır; eş-partner ilişkilerinde başarısızlık sonucu sık eş-partner değiştirme, evlilik sorunları, boşanma, cinsel yolla bulaşan hastalığa sık yakalanma; sık iş değiştirme, işsiz kalma, gelir düzeyi düşüklüğü; sosyal yaşam ve kurallara uyum zorlukları ve bunlar sonucunda sıkça karşılaşılan adli sorunlar, trafik cezaları, riskli davranışlar; alkol ve madde kullanımı gibi sorunlu yaşam olayları.
Bu bireyler, iş yaşamlarında, normalde tahammül edilebilecek sorunlarla karşılaştıklarında bile, dürtüsellikleri gereği düşünmeden hareket ederek işten ayrılabilirler. Durağan (örn. masabaşı işler gibi) bir işte çalışmakta iseler, hiperaktiviteleri nedeniyle sıkılıp kendileri için daha uygun, hareketli (sık seyahat gerektiren, sahada çalışılan) iş arayışına girebilirler. Bu nedenle, iş değiştirme oranları yüksektir. DEHB’li erişkinlerin kurallara uyma zorlukları, hem çocukluk dönemlerinde okul yaşamlarında hem erişkin dönemde iş yaşamlarında zorluklara yol açarak disiplin cezası almalarına, okuldan ya da işten atılmalarına yol açabilir. Ayrıca, benzer şekilde hareketlilik ve dürtüsellik kaynaklı sorunları trafik kazaları, trafik cezalarına sıkça maruz kalma, fiziksel kaza ve travma yaşamalarına; dikkatsizlik sorunları iş kazalarına neden olabilir.
Bu hastalığa sahip bireylerin riskli sporlara ilgi duymaları, sık olarak hobi değiştirmeleri, aynı anda birden çok işle, aktiviteyle (kurslar, eğitimler vb) uğraşmaları buna karşın bunların çoğunu tamamlayamadan yarım bırakmaları sık rastlanılan durumlardır.
DEHB’na sahip erişkin bireyler eş-partner ilişkilerinde de sık olarak sorun yaşarlar. Bunun ana sebeplerinden biri çocukluk döneminden beri sahip olunan bu hastalık ile ilişkili olarak “bağlanma” sorunları yaşamalarıdır. Bağlanma kavramı, kuramın geliştiricisi Bowlby tarafından, “çocuk ile bakım vereni arasında gelişen ve yaşam boyu sürekliliği olan, çocuğun bakım verenine yönelik yakınlığını sürdürmeye hizmet eden duygusal bir süreç” olarak tanımlamıştır. Daha sonra bu temel kuramdan yola çıkılarak bağlanma; “insanların kendileri için önemli gördükleri kişilere karşı geliştirdikleri bağ” olarak yeniden tanımlamıştır. Buna göre, bebeklik veya çocukluk döneminde anne-babalarla kurulan bağlanmanın bir benzeri, erişkin dönemde duygusal eş ilişkilerinde yeniden yaşanır. DEHB tanısına sahip çocukların ebeveynleri ile kurdukları bağlanmada sorunlar olabilmesi bu çocukların kendi erişkinlik dönemlerinde de güvenli, sürekliliği olan ve doyurucu ilişkiler yaşamasına engel olabilmektedir. Bu da sık eş değiştirme, evlilik dışı ilişkiler yaşama, ilişkilerden yeterli doyum sağlayamama gibi sonuçlar doğurmaktadır.
Öte yandan bu bozukluk ve yarattığı olumsuz sonuçlar çok erken yaşlardan beri var olduğu için bir hastalıktan ziyade huy, kişilik özelliği olarak değerlendirilir. Bu nedenle çoğu zaman tedavi arayışına girilmez. Bu da, aslında tedavi ile giderilebilecek ya da azaltılabilecek sorunların sürmesine neden olur. DEHB’nin belirtilerinin hem diğer birçok psikiyatrik hastalığın belirtilerini taklit etmesi, hem de hekimler tarafından dahi yeterince tanınmaması nedeniyle hatalı tanı ve yanlış ya da yetersiz tedavi gibi olumsuz sonuçlar doğabilmektedir. Bu bozukluğun tedavisiz kalmasının sonuçlarını tek bir cümleyle özetlemek gerekirse; kişinin hayatın her alanında (akademik, mesleki, sosyal yaşam, özel yaşam) bir türlü tutarlı bir denge tutturamaması ve aslında sahip olduğu potansiyele ulaşamaması, bunu ortaya koyamamasıdır.
Tüm bunlardan anlaşılacağı gibi, genel kanı olarak çocukluk çağına özgü olduğu sanılan DEHB’nun erişkin yaşamda da etkilerinin sürdüğü, tedavisi edilmediğinde oldukça olumsuz sonuçlara neden olabildiği, buna karşın hem ilaçlar (antidepresan ilaçlar ve psikostimülan ilaçlar) ile hem de psikoterapi yöntemlerinden (bilişsel-davranışçı terapi) yararlanılarak tedavi edilebileceği, en azından olumsuz etkilerinin azaltılabileceği söylenebilir.
Detaylı bilgi ve randevu için biz sizi arayalım.
İlgili Makaleler
Yeme Bozuklukları
Yeme bozuklukları, yeme davranışının belirgin şekilde normal sınırlar dışına çıktığı bir grup hastalıktır. En bilinen yeme bozukluğu türleri anoreksiyanervoza ve bulimianervozadır...
Devamını OkuYaygın Anksiyete Bozukluğu
Toplumda genellikle “çok evhamlı olmak” olarak tariflenen hastalıktır. Bu kaygı bozukluğu türünde birey belirli bir konudan ziyade birçok yaşam olayı ve günlük konuyla ilgili kaygı (endişe) duyar...
Devamını OkuYaşlılık Psikiyatrisi
Yaşlılık psikiyatristleri, demans, depresyon ve şizofreni dahil olmak üzere çeşitli zihinsel sağlık sorunlarından muzdarip yaşlı yetişkinler (veya benzer ihtiyaçları olan) için uzman ve bütünsel değerlendirme, tedavi ve sürekli bakım sağlayan doktorlardır.
Devamını OkuYas Süreci
Keder, sizin için önemli olan birini ya da bir şeyi kaybetmeye doğal bir yanıttır. Üzüntü veya yalnızlık gibi çeşitli duygular hissedebilirsiniz ve bunu birkaç farklı nedenden dolayı deneyimleyebilirsiniz. Belki sevilen bir kişi öldü, bir ilişki sona erdi ya da işinizi kaybettiniz.
Devamını OkuUyum Bozuklukları
Bir yaşam olayına bağlı olarak gelişen, depresif ya da kaygı belirtilerinin ön planda olduğu olumsuz ruhsal durumlardır. Bu yaşam olayları, herkes için olmasa da stres yaratma potansiyeli olan olaylardır...
Devamını OkuUyku Bozuklukları
Uyku organizmanın çevreyle alışverişinin, algılarının ve tepkilerinin kaybolduğu geriye dönüşümlü bir davranış ve bilinç durumudur ve yaşamımızın yaklaşık üçte biri uykuda geçmektedir...
Devamını OkuSınav Kaygısı
Sınav öncesi ve/veya sınav sırasında yaşanan, öğrenilen bilginin etkili bir biçimde kullanılmasına engel olan ve başarının düşmesine yol açan yoğun kaygıdır...
Devamını OkuErgenlik Dönemi Sorunları
Ergenlerin çoğu iyi fiziksel ve zihinsel sağlığa sahiptir. Bununla birlikte, ergenlik döneminde kronik hastalıkların görülme sıklığı artmaktadır ve muhtemelen obezite ile ilişkili bozuklukların daha erken başlaması, ciddi çocukluk bozukluklarından sonra daha uzun süre hayatta kalması ve diğer bilinmeyen faktörlerden kaynaklanmaktadır.
Devamını OkuBipolar Bozukluk
Eskiden manik depresyon olarak adlandırılan bipolar bozukluk, duygusal yüksekleri (mani veya hipomani) ve düşükleri (depresyon) içeren aşırı ruh hali değişimlerine neden olan zihinsel bir sağlık durumudur.
Devamını OkuŞizofreni
Şizofreni, beyindeki kimyasal madelerin iletiminde bir bozukluk olması ve beyin yapısında bazı farklılıkların görülmesiyle ortaya çıkan bir beyin hastalığıdır. Hastalığın aktif (alevlenme) ve pasif (iyileşme) dönemleri vardır...
Devamını OkuMadde Bağımlılığı
Bağımlılık, zararlı sonuçlara rağmen kompulsif madde kullanımı ile kendini gösteren karmaşık bir durumdur. Bağımlılığı olan kişiler (şiddetli madde kullanım bozukluğu) alkol veya uyuşturucu gibi belirli bir madde (maddelerin) yaşamlarını aldıkları noktaya kadar yoğun bir şekilde odaklanırlar.
Devamını OkuBedensel Hastalıklara Eşlik Eden Psikiyatrik Durumlar
En sık görülen depresyon, konfüzyon, anksiyete ve konuşma veya hafıza bozukluklarıdır. Şikayetler veya endişeler yeni veya zihinsel sorunların bir geçmişi olabilir. Şikayetler fiziksel bir durumla başa çıkma ile ilişkili olabilir veya fiziksel bir durumun beyindeki doğrudan etkileri olabilir.
Devamını OkuGebelik ve Emzirme Döneminde Psikiyatrik Sorunlar
Gebelik tipik olarak duygusal bir refah zamanı olarak kabul edilmesine rağmen, son çalışmalar kadınların % 20'sinin hamilelik sırasında duygudurum veya anksiyete bozukluklarından muzdarip olduğunu göstermektedir. Özellikle savunmasız olan, hamilelik sırasında psikotrop ilaçları bırakan psikiyatrik hastalık öyküsü olan kadınlardır.
Devamını OkuPanik Bozukluk
Panik bozukluk, tekrarlayan panik ataklar (bakınız; merak ettikleriniz => panik atak) ile seyirli bir hastalıktır. Panik bozukluğun yaşam boyu yaygınlığı %4-5, sadece panik atağının sıklığı %22 gibi yüksek bir orandır...
Devamını OkuÖfke Kontrolü
Duygularımız, çevresel beklentilere uyum yapmamızı sağlayan, bizi bir davranışa yönelten, ama davranışın ne olduğuna bizim karar verebileceğimiz hislerdir. Korku, hayret, üzüntü, tiksinti,sevinç gibi.. Öfke de bunlardan biridir...
Devamını OkuObsesif Bozukluk
Obsesif-Kompulsif Bozukluk, toplumda “takıntı hastalığı” olarak da bilinen bir kaygı bozukluğudur. En temel belirtileri, hastanın zihnine kontrolü dışında giren ve kendi çabasıyla zihninden çıkaramadığı düşünceler...
Devamını OkuDestekleyici Psikoterapi
Destekleyici psikoterapi, psikiyatrik tanısal değerlendirmeyi gerektiren, terapistin girişimlerinin planlı ve özgül bir hedefi başarmaya yönelik olarak tasarlandığı bir psikoterapidir. Psikodinamik temellere dayalıdır. Ancak bu terapi türünü kullanan psikoterapist hastanın ihtiyaçlarını dikkate alarak...
Devamını OkuDepresif Bozukluk
Depresyon (çökkünlük) insanın duygudurum hallerinden biridir (bakınız; merak ettikleriniz=>depresyon). Belirli bir dereceye kadar normal kabul edilebilecek bu ruh hali, süresi uzadıkça ve şiddeti arttıkça bir hastalık haline gelir...
Devamını OkuDikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu
Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) çocukluk çağında başlayan, buna karşın özellikle çocukluk döneminde tedavi alınmamışsa belirtileri önemli oranda erişkinlikte de devam eden...
Devamını OkuFobiler
Bireyin,başkalarınca değerlendirilebilecek olduğu bir ya da birden çok toplumsal durumda belirgin bir korku ya da kaygı duymasıdır. Toplumsal etkileşimler (örneğin, karşılıklı konuşma, tanımadık insanlarla karşılaşma), gözlenme...
Devamını OkuEvlilik Terapisi
Evlilik ya da henüz evli olmayan çift ilişkilerinin pek çoğunda zaman zaman bazı sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Bunlar bazen eşlerin kendi aralarında ya da güvenilir, tecrübeli ve tarafların otorite olarak algıladıkları bir arkadaş veya yakın aile büyüğünün yardımları ile çözülebilmektedir.
Devamını Oku