Reflü Gastrit
Reflü gastrit, mide asidinin yemek borusuna geri kaçmasıyla ortaya çıkan bir sindirim sistemi rahatsızlığıdır. Bu durum, mide içeriğinin yemek borusuna doğru geri akmasıyla yemek borusu duvarında tahrişe ve iltihaplanmaya neden olur. Reflü gastrit, mide asidinin yemek borusuna zarar vermesi sonucu ortaya çıkan bir tür gastrittir ve genellikle mide ekşimesi, göğüste yanma hissi, ağızda acı tat gibi belirtilerle kendini gösterir. Bu hastalık, uzun süre tedavi edilmezse yemek borusunda ciddi hasarlara yol açabilir ve yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir.
Reflü gastrit, modern yaşam tarzının bir sonucu olarak giderek daha yaygın hale gelmektedir. Hızlı ve düzensiz beslenme alışkanlıkları, stres, aşırı alkol tüketimi ve sigara kullanımı gibi faktörler reflü gastrit riskini artırmaktadır.
Reflü Gastrit Nedir?
Reflü gastrit, mide asidinin yemek borusuna geri kaçması sonucu yemek borusu duvarında oluşan iltihaplanma ve tahriş durumudur. Normalde mide asidi, sindirime yardımcı olmak için mide içinde bulunur ve mide duvarı bu asidi tolere edebilir. Ancak yemek borusu, mide asidine karşı daha hassastır ve asidin yemek borusuna geri kaçması durumunda tahriş olur. Bu tahriş, zamanla yemek borusunda iltihaplanmaya ve gastrit benzeri belirtilerin ortaya çıkmasına neden olur.
Reflü gastrit, genellikle gastroözofageal reflü hastalığı (GERD) ile ilişkilidir. GERD, mide asidinin yemek borusuna sürekli olarak geri kaçmasıyla karakterize edilen kronik bir hastalıktır. Reflü gastrit, GERD'nin bir sonucu olarak ortaya çıkabilir ve yemek borusunda ciddi hasarlara yol açabilir. Uzun süreli reflü gastrit, yemek borusunda ülserler, darlıklar ve hatta yemek borusu kanserine yol açabilecek Barrett özofagusu gibi komplikasyonlara neden olabilir.
Reflü Gastritin Nedenleri
Reflü gastritin temel nedeni, mide asidinin yemek borusuna geri kaçmasıdır. Bu durum, alt özofagus sfinkteri (LES) adı verilen kasın zayıflaması veya düzgün çalışmaması sonucu ortaya çıkar. LES, yemek borusunun alt kısmında yer alan ve mide ile yemek borusu arasındaki geçişi kontrol eden bir kastır. Normalde bu kas, yiyeceklerin mideye geçmesine izin verir ve ardından sıkıca kapanarak mide asidinin yemek borusuna geri kaçmasını engeller. Ancak LES'in zayıflaması veya gevşemesi durumunda mide asidi yemek borusuna geri kaçar ve reflü gastrit belirtileri ortaya çıkar.
Reflü gastritin ortaya çıkmasına neden olan diğer faktörler şunlardır:
Beslenme alışkanlıkları: Yağlı, baharatlı, asitli yiyecekler, çikolata, kafeinli içecekler ve alkol, mide asidinin artmasına ve reflü gastrit belirtilerinin şiddetlenmesine neden olabilir.
Aşırı kilo: Obezite, mide üzerindeki basıncı artırarak mide asidinin yemek borusuna geri kaçma riskini artırır.
Sigara kullanımı: Sigara, LES'in zayıflamasına neden olabilir ve reflü gastrit riskini artırır.
Stres: Stres, mide asidinin artmasına ve sindirim sisteminin düzgün çalışmamasına yol açabilir, bu da reflü gastrit belirtilerini tetikleyebilir.
Hamilelik: Hamilelik sırasında artan hormon seviyeleri ve büyüyen rahmin mideye baskı yapması, reflü gastrit riskini artırabilir.
İlaçlar: Bazı ilaçlar, özellikle nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar (NSAID'ler), mide astarını tahriş edebilir ve reflü gastrit belirtilerini kötüleştirebilir.
Reflü Gastritin Belirtileri
Reflü gastrit, mide asidinin yemek borusuna geri kaçması sonucu ortaya çıkan çeşitli belirtilerle kendini gösterir. Bu belirtiler, yemek borusunun tahriş olması ve iltihaplanması sonucu ortaya çıkar ve genellikle yemeklerden sonra veya yatarken şiddetlenir. Reflü gastritin en yaygın belirtileri şunlardır:
Mide ekşimesi: Göğüste yanma hissi, reflü gastritin en yaygın belirtisidir. Bu yanma hissi, mide asidinin yemek borusuna geri kaçması sonucu ortaya çıkar ve genellikle yemeklerden sonra veya yatarken şiddetlenir.
Ağızda acı tat: Mide asidinin yemek borusundan ağıza kadar geri kaçması sonucu ağızda acı veya ekşi bir tat hissedilebilir.
Yutma güçlüğü: Reflü gastrit, yemek borusunda iltihaplanmaya ve daralmaya neden olarak yutma güçlüğüne yol açabilir.
Göğüs ağrısı: Reflü gastrit, göğüste yanma hissi ile birlikte göğüs ağrısına da neden olabilir. Bu ağrı, kalp krizi belirtileriyle karıştırılabilir, bu nedenle göğüs ağrısı yaşayan kişilerin mutlaka bir doktora başvurması gerekir.
Kronik öksürük: Mide asidinin yemek borusuna geri kaçması, boğazda tahrişe ve kronik öksürüğe neden olabilir.
Ses kısıklığı: Reflü gastrit, mide asidinin boğaza kadar geri kaçması sonucu ses tellerinde tahrişe neden olabilir ve ses kısıklığına yol açabilir.
Bulantı: Reflü gastrit, mide asidinin yemek borusuna geri kaçması sonucu mide bulantısına neden olabilir.
Reflü Gastritin Teşhisi
Reflü gastritin teşhisi, hastanın belirtilerine ve tıbbi geçmişine dayanarak yapılır. Doktor, reflü gastrit belirtilerini değerlendirmek ve mide asidinin yemek borusuna geri kaçıp kaçmadığını belirlemek için çeşitli testler isteyebilir. Reflü gastritin teşhisinde kullanılan başlıca yöntemler şunlardır:
Endoskopi: Endoskopi, yemek borusu, mide ve ince bağırsağın üst kısmını incelemek için kullanılan bir yöntemdir. Bu işlem sırasında, doktor, ince bir tüp (endoskop) yardımıyla yemek borusunu ve mideyi görüntüler ve reflü gastrit belirtilerini değerlendirir. Endoskopi sırasında, yemek borusunda iltihaplanma, ülserler veya diğer anormallikler olup olmadığı kontrol edilir.
pH İzleme: Bu test, yemek borusundaki asit seviyelerini ölçmek için kullanılır. pH izleme testi, mide asidinin yemek borusuna ne sıklıkla geri kaçtığını ve bu durumun reflü gastrit belirtileriyle ilişkili olup olmadığını belirlemek için yapılır.
Baryum Yutma Testi: Bu test, yemek borusunu ve mideyi görüntülemek için kullanılan bir röntgen testidir. Hasta, baryum adı verilen bir sıvı içtikten sonra röntgen çekilir ve yemek borusunda daralma, ülser veya diğer anormallikler olup olmadığı kontrol edilir.
Reflü Gastritin Tedavisi
Reflü gastritin tedavisi, hastalığın şiddetine ve hastanın yaşam tarzına bağlı olarak değişir. Tedavi, genellikle yaşam tarzı değişiklikleri, ilaç tedavisi ve bazı durumlarda cerrahi müdahaleyi içerir. Reflü gastrit tedavisinde kullanılan başlıca yöntemler şunlardır:
Yaşam Tarzı Değişiklikleri
Reflü gastritin tedavisinde ilk adım, yaşam tarzı değişiklikleridir. Bu değişiklikler, mide asidinin yemek borusuna geri kaçmasını önlemeye ve reflü gastrit belirtilerini hafifletmeye yardımcı olabilir. Yaşam tarzı değişiklikleri şunları içerebilir:
Yemeklerden sonra dik durmak: Yemek yedikten sonra en az 2-3 saat boyunca yatmamak, mide asidinin yemek borusuna geri kaçmasını önlemeye yardımcı olabilir.
Yatağın başını yükseltmek: Yatarken başın yükseltilmesi, mide asidinin yemek borusuna geri kaçmasını önlemeye yardımcı olabilir. Bu amaçla yatağın baş kısmı 15-20 cm kadar yükseltilebilir.
Kilo vermek: Aşırı kilo, mide üzerindeki basıncı artırarak reflü gastrit belirtilerini şiddetlendirebilir. Kilo vermek, mide asidinin yemek borusuna geri kaçma riskini azaltabilir.
Sigara ve alkolü bırakmak: Sigara ve alkol, LES'in zayıflamasına neden olabilir ve reflü gastrit riskini artırabilir. Bu nedenle, sigara ve alkol tüketiminin bırakılması önerilir.
Yağlı ve baharatlı yiyeceklerden kaçınmak: Yağlı, baharatlı ve asitli yiyecekler, mide asidinin artmasına ve reflü gastrit belirtilerinin şiddetlenmesine neden olabilir. Bu tür yiyeceklerden kaçınmak, belirtilerin hafifletilmesine yardımcı olabilir.
İlaç Tedavisi
Reflü gastritin tedavisinde kullanılan ilaçlar, mide asidini azaltarak yemek borusundaki tahrişi hafifletmeyi amaçlar. Reflü gastrit tedavisinde kullanılan başlıca ilaçlar şunlardır:
Antasitler: Antasitler, mide asidini nötralize ederek mide ekşimesi ve göğüste yanma hissini hafifletir. Ancak antasitler, uzun süreli kullanım için uygun değildir ve sadece kısa süreli rahatlama sağlar.
Proton Pompa İnhibitörleri (PPI'lar): PPI'lar, mide asidini azaltarak reflü gastrit belirtilerini hafifletir. Bu ilaçlar, mide asidinin üretimini engelleyerek yemek borusundaki tahrişi azaltır ve iyileşme sürecini hızlandırır.
H2 Reseptör Blokerleri: H2 reseptör blokerleri, mide asidini azaltarak reflü gastrit belirtilerini hafifletir. Bu ilaçlar, mide asidinin üretimini engelleyerek yemek borusundaki tahrişi azaltır.
Cerrahi Tedavi
Reflü gastrit tedavisinde cerrahi müdahale, ilaç tedavisine yanıt vermeyen veya ciddi komplikasyonlar gelişen hastalarda düşünülür. Cerrahi tedavi, mide asidinin yemek borusuna geri kaçmasını önlemeye yönelik işlemleri içerir. Reflü gastrit tedavisinde kullanılan başlıca cerrahi yöntemler şunlardır:
Nissen Fundoplikasyonu: Bu cerrahi işlemde, mide üst kısmı yemek borusunun alt kısmına sarılır ve LES'in güçlenmesi sağlanır. Bu sayede mide asidinin yemek borusuna geri kaçması önlenir.
Endoskopik Tedaviler: Endoskopik tedaviler, reflü gastrit tedavisinde kullanılan minimal invaziv yöntemlerdir. Bu yöntemler, LES'in güçlendirilmesine ve mide asidinin yemek borusuna geri kaçmasının önlenmesine yardımcı olabilir.
Reflü Gastrit ile Başa Çıkma Yolları
Reflü gastrit, yaşam kalitesini olumsuz etkileyen bir hastalık olabilir. Ancak, doğru tedavi ve yaşam tarzı değişiklikleri ile reflü gastrit belirtileri kontrol altına alınabilir. Reflü gastrit ile başa çıkmanın bazı yolları şunlardır:
Düzenli egzersiz yapmak: Düzenli egzersiz, kilo vermeye yardımcı olabilir ve reflü gastrit belirtilerini hafifletebilir. Ancak, yemeklerden hemen sonra egzersiz yapmaktan kaçınılmalıdır.
Stresi yönetmek: Stres, mide asidinin artmasına ve reflü gastrit belirtilerinin şiddetlenmesine neden olabilir. Yoga, meditasyon ve derin nefes alma gibi stres yönetimi teknikleri, reflü gastrit belirtilerini hafifletebilir.
Yavaş yemek yemek: Yavaş yemek yemek, mide asidinin artmasını önlemeye yardımcı olabilir ve reflü gastrit belirtilerini hafifletebilir. Ayrıca, yemek sırasında fazla hava yutmaktan kaçınılmalıdır.
Sıkça Sorulan Sorular
Reflü gastrit nedir?
Reflü gastrit, mide asidinin yemek borusuna geri kaçması sonucu yemek borusunda tahriş ve iltihaplanma oluşmasıyla ortaya çıkan bir sindirim sistemi rahatsızlığıdır. Bu durum, mide asidinin yemek borusuna zarar vermesi sonucu gastrit benzeri belirtilerin ortaya çıkmasına neden olur. Reflü gastrit, genellikle mide ekşimesi, göğüste yanma hissi, ağızda acı tat gibi belirtilerle kendini gösterir ve tedavi edilmezse yemek borusunda ciddi hasarlara yol açabilir.
Reflü gastritin belirtileri nelerdir?
Reflü gastritin en yaygın belirtileri arasında mide ekşimesi, göğüste yanma hissi, ağızda acı tat, yutma güçlüğü, göğüs ağrısı, kronik öksürük ve ses kısıklığı yer alır. Bu belirtiler, mide asidinin yemek borusuna geri kaçması sonucu yemek borusunun tahriş olmasıyla ortaya çıkar. Reflü gastrit belirtileri genellikle yemeklerden sonra veya yatarken şiddetlenir.
Reflü gastrit nasıl teşhis edilir?
Reflü gastritin teşhisi, hastanın belirtilerine ve tıbbi geçmişine dayanarak yapılır. Doktor, reflü gastrit belirtilerini değerlendirmek ve mide asidinin yemek borusuna geri kaçıp kaçmadığını belirlemek için endoskopi, pH izleme ve baryum yutma testi gibi çeşitli testler isteyebilir. Bu testler, yemek borusunda iltihaplanma, ülser veya diğer anormalliklerin olup olmadığını belirlemeye yardımcı olur.
Reflü gastrit nasıl tedavi edilir?
Reflü gastritin tedavisi, hastalığın şiddetine ve hastanın yaşam tarzına bağlı olarak değişir. Tedavi genellikle yaşam tarzı değişiklikleri, ilaç tedavisi ve bazı durumlarda cerrahi müdahaleyi içerir. Yaşam tarzı değişiklikleri arasında yemeklerden sonra dik durmak, yatağın başını yükseltmek, kilo vermek, sigara ve alkolü bırakmak yer alır. İlaç tedavisinde antasitler, proton pompa inhibitörleri (PPI'lar) ve H2 reseptör blokerleri kullanılır. Ciddi vakalarda cerrahi müdahale gerekebilir.
Reflü gastrit tedavisinde hangi ilaçlar kullanılır?
Reflü gastrit tedavisinde kullanılan başlıca ilaçlar antasitler, proton pompa inhibitörleri (PPI'lar) ve H2 reseptör blokerleridir. Antasitler, mide asidini nötralize ederek mide ekşimesi ve göğüste yanma hissini hafifletir. PPI'lar ve H2 reseptör blokerleri ise mide asidinin üretimini engelleyerek yemek borusundaki tahrişi azaltır ve iyileşme sürecini hızlandırır. Bu ilaçlar, reflü gastrit belirtilerini hafifletmek ve yemek borusundaki hasarı onarmak için kullanılır.
Reflü gastrit için hangi yaşam tarzı değişiklikleri önerilir?
Reflü gastrit tedavisinde yaşam tarzı değişiklikleri büyük önem taşır. Yemeklerden sonra dik durmak, yatağın başını yükseltmek, kilo vermek, sigara ve alkolü bırakmak, yağlı ve baharatlı yiyeceklerden kaçınmak reflü gastrit belirtilerini hafifletmeye yardımcı olabilir. Ayrıca, yavaş yemek yemek ve yemeklerden hemen sonra yatmamak da mide asidinin yemek borusuna geri kaçmasını önlemeye yardımcı olabilir.
Reflü gastrit cerrahi tedavi gerektirir mi?
Reflü gastrit tedavisinde cerrahi müdahale, ilaç tedavisine yanıt vermeyen veya ciddi komplikasyonlar gelişen hastalarda düşünülür. Cerrahi tedavi, mide asidinin yemek borusuna geri kaçmasını önlemeye yönelik işlemleri içerir. Nissen fundoplikasyonu, reflü gastrit tedavisinde kullanılan en yaygın cerrahi yöntemdir. Bu işlemde, mide üst kısmı yemek borusunun alt kısmına sarılır ve LES'in güçlenmesi sağlanır. Endoskopik tedaviler de cerrahi müdahale gerektirmeyen minimal invaziv yöntemlerdir.
Reflü gastrit hamilelikte daha sık görülür mü?
Evet, hamilelik sırasında reflü gastrit daha sık görülebilir. Hamilelikte artan hormon seviyeleri ve büyüyen rahmin mideye baskı yapması, mide asidinin yemek borusuna geri kaçma riskini artırır. Hamilelik sırasında reflü gastrit belirtileri genellikle doğumdan sonra hafifler. Ancak, hamilelik sırasında reflü gastrit belirtilerini hafifletmek için yaşam tarzı değişiklikleri ve güvenli ilaçlar kullanılabilir
Detaylı bilgi ve randevu için biz sizi arayalım.
İlgili Makaleler
ERCP Yöntemi ile Pankreas Hastalıkları ve Safra Kesesi Taşı
Endoskopik Retrograd Kolanjiyopankreatografi (ERCP), safra yolları ve pankreas hastalıklarının tanı ve tedavisinde kullanılan önemli bir tıbbi prosedürdür.
Devamını OkuReflü Gastrit
Reflü gastrit, mide asidinin yemek borusuna geri kaçmasıyla ortaya çıkan bir sindirim sistemi rahatsızlığıdır.
Devamını OkuSafra Kesesi ve Safra Yolu Hastalıkları
Safra, sindirime yardımcı olan karaciğer tarafından üretilen bir sıvıdır. Safra, safra kanallarından karaciğerden ince bağırsağın veya duodenumun ilk kısmına ve sonunda safra kanallarına oradan da karaciğere boşalır. Bu karmaşık sistemdeki herhangi bir kanal tıkanırsa bir dizi ciddi hastalık ortaya çıkabilir.
Devamını OkuPankreas Hastalıkları
Pankreas hastalıklarının değerlendirilmesi pankreasın erişilememesi nedeniyle zor olabilir. Pankreası değerlendirmek için birçok yöntem vardır. Pankreasın ilk testleri, pankreasın omurga yakınındaki karında derin olduğu için zor olan fiziksel bir muayeneyi içerir. Kan testleri genellikle pankreasın belirli bir semptomla ilgili olup olmadığını belirlemeye yardımcı olabilir.
Devamını OkuMide Ülseri
Ülserler, midenizin iç astarında ve ince bağırsağınızın üst kısmında gelişen açık yaralardır. Peptik ülserin en sık görülen semptomu mide ağrısıdır. Peptik ülserler şunları içerir: Mide ülserleri midenin iç meydanına, İnce bağırsağınızın (duodenum) üst kısmının iç kısmında oluşan duodenum ülserleri
Devamını OkuDemir ve Vitamin Eksikliğine Bağlı Anemiler
Demir eksikliği anemisi, kanın yeterli ve sağlıklı kırmızı kan hücresinden yoksun olduğu yaygın bir anemi türüdür. Kırmızı kan hücreleri vücudun dokularına oksijen taşır. Adından da anlaşılacağı gibi, demir eksikliği anemisi yetersiz demirden kaynaklanmaktadır. Yeterince demir olmadan, vücudunuz kırmızı kan hücrelerinde oksijen (hemoglobin) taşımalarını sağlayan yeterince madde üretemez. Sonuç olarak, demir eksikliği anemisi sizi yorgun ve nefes darlığına neden olabilir.
Devamını OkuMide Kanseri
Mide kanseri genellikle mideyi kaplayan mukus üreten hücrelerde başlar. Bu tip kansere adenokarsinom denir. Son birkaç on yıldır, midenin (mide gövdesi) ana kısmındaki kanser oranları dünya çapında düşmektedir. Aynı dönemde, midenin üst kısmının (kardiya) yutma tüpünün (özofagus) alt ucuyla buluştuğu bölgedeki kanser çok daha yaygın hale gelmiştir. Midenin bu bölgesine gastroözofageal bileşke denir.
Devamını OkuDisfaji (Yutma güçlüğü)
Genellikle boğazınız veya yemek borunuzla ilgili bir sorunun işaretidir. Disfaji herkesin başına gelebilse de, en yaşlı yetişkinlerde, bebeklerde ve beyin veya sinir sistemi problemleri olan kişilerde yaygındır.
Devamını OkuDispepsi (Mide ağrısı)
Dispepsi, spesifik bir durumdan ziyade bir grup semptomdur. Hazımsızlığa sahip çoğu insan mide veya göğüste ağrı ve rahatsızlık hisseder. Bu durum genellikle yiyecek veya içecek tüketildikten hemen sonra ortaya çıkar. Çok miktarda yiyecek yememiş olsa bile, bir kişinin yemek sırasında dolu veya rahatsız hissetmesine neden olabilir.
Devamını Okuİnflamatuar Bağırsak Hastalıkları
İnflamatuar bağırsak hastalığı (IBD), sindirim sisteminizin kronik inflamasyonunu içeren bozuklukları tanımlamak için kullanılan bir terimdir. IBD türleri şunları içerir: Ülseratif kolit: Bu durum, kalın bağırsağınızın (kolon) ve rektumunuzun en iç astarında uzun süreli inflamasyon ve yaralara (ülser) neden olur.
Devamını Okuİshal
İshal, gevşek, sulu dışkı veya sık sık bağırsak hareketine ihtiyaç duyması ile karakterizedir. Genellikle birkaç gün sürer ve genellikle herhangi bir tedavi olmaksızın kaybolur. İshal akut veya kronik olabilir.
Devamını OkuKarın Ağrısı
Karın, kaburgaların ve diyaframın alt kenarıyla, aşağıdaki pelvik kemikle (kasık ramus) ve her iki taraftaki kanatlarla sınırlanan anatomik bir alandır. Karın ağrısı, karın duvarını çevreleyen karın duvarının dokularından (deri ve karın duvarı kasları gibi) ortaya çıkabilmesine rağmen, karın ağrısı terimi genellikle karın boşluğu içindeki organlardan kaynaklanan ağrıyı tanımlamak için kullanılır.
Devamını OkuEndoskopi
Endoskopi, bir kişinin sindirim sistemini incelemek için kullanılan cerrahi olmayan bir prosedürdür. Bir endoskop, bir ışık ve ona bağlı bir kamera bulunan esnek bir tüp kullanarak, doktorunuz sindirim sisteminizin resimlerini renkli bir TV monitöründe görebilir.
Devamını OkuAğızdan ve Makattan Kan Gelmesi
Gastrointestinal kanama, sindirim sisteminizdeki bir bozukluğun belirtisidir. Kan genellikle dışkı veya kusmukta görülür. Kanama seviyesi hafif ila şiddetli arasında değişebilir ve hayatı tehdit edebilir. Gelişmiş görüntüleme teknolojisi ile kanamanın nedenini bulabilir. Tedavi kanamanın kaynağına bağlıdır.
Devamını OkuKolonoskopi
Kolonoskopi kalın bağırsak (kolon) ve rektumdaki değişiklikleri veya anormallikleri tespit etmek için kullanılan bir muayenedir. Kolonoskopi sırasında rektuma uzun, esnek bir tüp (kolonoskop) yerleştirilir. Tüpün ucundaki küçük bir video kamera, doktorun tüm kolonun içini görmesini sağlar. Gerekirse, bir kolonoskopi sırasında polipler veya diğer anormal doku tipleri kapsamdan çıkarılabilir. Doku örnekleri (biyopsiler) kolonoskopi sırasında da alınabilir.
Devamını OkuKaraciğer Hastalıkları
Karaciğerin, kendini birçok hastalıktan sonra yenileyebilecek dikkate değer bir kapasitesi vardır. Fakat bazı durumlarda, karaciğer geri dönülemez bir biçimde zarar görebilmektedir. Bu durum; kalıtsal anormalliklerin, aşırı alkol ve ilaç kullanımının, kanser ya da hepatite (karaciğer iltihabına) sebep olan bulaşıcı virüslerin sonucunda olabilir.
Devamını OkuKolon Polipleri
Bir kolon polipi, kolonun astarında oluşan küçük bir hücre kümesidir. Çoğu kolon polipi zararsızdır. Ancak zamanla bazı kolon polipleri, daha sonraki aşamalarında bulunduğunda genellikle ölümcül olan kolon kanserine dönüşebilir.
Devamını OkuKaraciğer Sirozu
Siroz, hepatit ve kronik alkolizm gibi birçok karaciğer hastalığı ve durumunun neden olduğu karaciğerin skarlaşmasının (fibrozis) geç bir aşamasıdır. Karaciğeriniz her yaralandığında kendini onarmaya çalışır ve bu süreçte skar dokusu oluşur. Siroz ilerledikçe, daha fazla skar dokusu oluşur ve karaciğerin çalışmasını zorlaştırır.
Devamını OkuKolon Kanseri
Kalın bağırsak (Kolon) kanserleri tüm kanser tipleri arasında en sık görülen 4. kanser olup, her yıl Dünyada yaklaşık 1 milyon yeni kalın bağırsak kanseri vakası teşhis edilmektedir. Günümüzde ortalama riske sahip bir insanın ömür boyunca kalın bağırsak kanserine yakalanma riski %4-5’tir.
Devamını Oku